The Knights Who Say Ni
Bir önceki skeçi koyunca farkettim, acaip özlemişim ben Monty Python’ı. Punkam bir ara Holy Grail günü yapmalı.
Not: Ola ki bu filmi izlemeyen biri bu yazıyı okursa; Monty Python and the Holy Grail. Tam bir klasiktir. Bu bölümü izleyin, sevmezseniz sakın bulaşmayın.
NNuu!
– Are you saying “Ni” to that old woman?
– Yes.
– Oh, what bad times these days of fellow people say “Ni” against there will to old ladies.
Sonisphere Festival 2010
Ömrü billah içimizde uhde olarak kalacak festival… Aklımıza geldikçe kahrolacağımız festival… Dünya gözüyle Big Four’u izleyemediğimiz festival… Hayatımdaki pişmanlıklar listesine bir numaradan giriş yaptı ve sanırım uzun süre çıkmaz bu. Aklımda hep bir telafi düşüncesi var ama yok abicim yok, nasıl telafi edeceksin böyle bir şeyi. Off off, bir de millet ballandıra ballandıra anlatıyo amk, boynum bükük bakıyorum öylece. Kankam olm ahtımız olsun, bir daha ki ilk Metallica konserine gebersek de gidelim, ölsek de gidelim. Hatunlar doğum bile yapıyo olsalar gidelim. Tabi bir daha olur mu bu o da ayrı bir konu mına koyum.
Ulan bir de Pentagram’ın son konseriydi ya, Murat İlkan hasta olmuş (ms), grubu bıraktı bu konserle beraber…Daraldım punkam…
Kankam olm yaşlanıyoruz, geberiyoruz ve konserleri kaçırıyoruz. Yeter Ulan!!
Sağdan soldan bulabildiğim videoları, fotoğrafları toplayacam punkam.Hepsi Sağdan soldan alıntı. Moralim çok bozuk Amk!
http://www.youtube.com/v/DEDjnIVPQ5M&hl=en_US&fs=1&
R2D2 (Artuditu) Çeviricisi
Punkam Artu Projeksiyon Makinesi alamadık ama en azından seçtiğimiz bir kelimeyi söyletebiliriz kendisine. Alttaki boşluğa istediğini yaz R2 söylesin…
Bir FPS Olarak Meşe ve Gazoz Kapağı
Evvelden yazmıştım ya punkam bunu, dursun burda istiyorum.
Bilgisayar oyunlarında hatırı sayılır yer kaplayan bir oyun türüdür FPS. Aksiyona, heyecana ve korkuya doyduğumuz oyunlardır. Hayatımızın bir döneminde mutlaka oynamışızdır. Eskiler doom ile gördüler bu türü ve yıllarca “doom gibi” diye anıldı bu tür.
Peki bu oyunların bir benzeri de neden meşe ya da gazoz kapağı olmasın? Aslında tamamen aynı mantık ile kurgulanmış fakat daha insancıl oyunlardı. Kabul; birbirimizin peşinden koşup taş atsaydık tam olacaktı aslında ama o zamanlar bu kadar şiddet yoktu hayatımızda. Aklımıza bile gelmezdi böyle şeyler. Birbirimizin meşelerini, gazoz kapaklarını üterek gideriyorduk açlığımızı.
Headshot; tabi ki “baş”tı. Bir anda rakiplerimizi ekarte ediveriyorduk bu atışla. Elbette bu headshot’ları yapacağımız silahlarımız da çok önemli idi. “Eldelikler” işte burada devreye giriyordu. Kimimiz bir büyük boy olan meşesini bıkmadan, üşenmeden toprağa sürter, aşınmış bir hal almasını sağlar ve bunun elimizden kaymasını engellediğini iddia ederdik büyük bir ciddiyetle. Kimimiz ise dobişko adlı büyük meşeleri kullanırdı, ne kadar büyük o kadar iyi mantığıyla. (Ben aşındırma ekolundenimdir.)
Aynı şeyler gazoz kapağı için de geçerli. Düzgün bir kare haline getirmek için çok uğraşırdık elimizdeki mermeri. Bir de bu mermerin attığımız zaman kırılması vardı ki o konu sadece rpg türündeki durability kavramı ile açıklanabilir ancak.
Uzun zamandır sokaklarda meşe ya da gazoz kapağı oynayan çocuklar görmüyorum. Onlar şimdi sunucularda abilerini indirmekle, kesmekle meşguller. Bu yaşlarda olan yeğenimi karşıma alıp gel meşe oynayalım dediğimde on dakika sürüyor sadece heyecanı. Metin 2 oynamaya devam ediyor sonra. (Metin diye oyun mu olur??)
Hala biraz meşem var, hala oynayacak birileri olduğunda aynı zevkle oynamaya devam ediyorum. Fakat nedense artık FPS oynayamıyorum pek fazla, sıkılıyorum. Sanırım eski oyun arkadaşlarını bulmanın zorluğundan kaynaklanıyor biraz da….
Kurtlar Vadisi Niv York
Punkam Sanırım Amerika’da da bir kurtlar vadisi tadı var. Nasıl gaza gelmişler bilemiyorum artık ama resmen çılgın atıyorlar.
Adama bak lan, herif kalkmış Pakistan’a, Usame Bin Ladin’i yakalayacak, 25 Milyon Doları cukka edecekmiş. Hazırlıklarını tamamlamış ve gitmiş. Yanına bir tabanca, bir katana bir de gece görüş kiti almış gitmiş. Herif resmen Counter oynuyo olm. Tabi yakalanmış, “alın lan şu deliyi başımızdan” diyerekten geri postalanmış Amerigaya. Tekrar gidecekmiş, tekrar deneyecekmiş. Falakaya yatırırlarsa iyi olur diye düşünüyorum ben, dönmez o zaman bir daha.
Bu arada elemanın abisi de “kardeşim deli değil, sadece ülkesini deli gibi seviyor” demiş. Ambale oldum Punkam.
Ayazma – Kaz Dağı
Punkam yeryüzündeki cennetlerden bir tanesine gitmiş bulunduk dün itibari ile. Homeros falan bile bahsetmiş vakt-i zamanında, yeryüzündeki cennet falan demiş. Doğru demiş kankam, gittik, tescil ettik.
Mesafe yakın sayılır, arabaynan bir saatlik bir yol Çanakkale’ye. Yol biraz bozuk da olsa sonunda gördüklerimiz hepsine değiyor. Bayramiç’in Evciler Köyüne bağlı Kaz Dağı Milli Parkı gittiğimiz yer. Nam-ı diğer Ayazma. Ayazma aslında Rumca’da “pınar, soğuk su kaynağı” gibi bir anlama sahip. Epey bir Ayazma var bu yüzden Türkiye’de. Hepsine gitmedim ama bu punkam ismini sonuna kadar hakediyor kesinlikle.
Haziran ayı itibari ile buz gibi akan bir nehir, şelaleler, meşe ormanları hakim Ayazma’ya. Heryerden su çıkıyor kankam, her çatlaktan, oyuktan hatta ağaçlardan su çıkıyor kankam. Tertemiz, buz gibi bir su. Nehrin sularını yüzüne çarptığında hissettiğin ferahlama, yenilenme hissi muhteşem. Bir de yudumladın mı o suyu senden iyisi olmaz. Ormanda yeni bir maceraya hazırsın demektir. Ent Suyu diyorum ben hatta punkam. Saçlarımızın gürleşmesini ve boyumuzun uzamasını bekliyoruz…
Mitolojik olarak da bir cennet aslında. İşin o kısmını çok araştıramasak da en bilinen şeyi söyleyim, tarihteki ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yerdeydik dün. Şöyle gelişmiş olay;
Ares’in arkadaşı Eris karakteri gereği fesat çıkarmak istemiş birgün. Ortamda Aphrodit, Hera ve Athena varken bir elmayı “dünyanın en güzel kadınına” notuyla ortaya bırakmış. Kadınlar delirmiş tabi, “yok benim, yok sensin” derken anlaşamamışlar, çareyi Zeus’a sormakta bulmuşlar. Kadınların gazabı o kadar korkunçmuş ki Zeus bile tırsmış. Demiş ki “İda Dağında çoban Paris diye bir kızan var. Siz gidin oraya, o ki kadının hasından anlar” demiş, topu üzerinden atmış. Paris tabi kaçın kurası, Truva kralının oğlu aslında. Şöyle bir bakmış kadınlara ve elmayı Aphrodit’e vermiş, yani onu birinç seçmişmiş…
Gün boyu kulaklarındaki tek ses akan suyun ve kuşlaın sesi punkam. Dünya üzerinde gidilip, görülesi, yaşanılası bir yer. Geldiğinizde gideceğiz elbet. 🙂
Fotograflarla başbaşa bırakayım ben sizi…
Flört – Demli
Kankam Flört’ü hatırla. Rasta Baba’yı, Cemiyette Pişiyoruz’u hatırlarsın zaten. Albüm hazırlıklarını tamamladılar ve yeni albümü çıkardılar, çok da güzel oldu…
Dinle!!!
http://www.flortmuzik.com/menu.htm
Devşirme Jamaikalı
Tam anlayamamış bence konsepti de neyse artık. Demet Kakalın modeli olmuş biraz.
Kakalın Stayla
Oyunbaz Kumpanya 
1 comment